3 Temmuz 2007 Salı

Sınavlar, beklentiler ve sonuçları

Sınavlar, beklentiler ve sonuçları
I.

Yer ODTÜ, 1984 -1985 eğitim döneminin ilk yarı yılındayız. Kamu Yönetimi Bölümü ikinci sınıf öğrencisiyiz. Ben, Sefa Yüceer ve Nükrettin Özertürk o dönemde üniversitede hep beraber dolaşırdık. Kamu Maliyesi dersinin ikinci mid-termi (vizesi) yapılmıştı, ancak henüz sonuçlar açıklanmamıştı. İlk mid-termden Ben 60, Sefa 100, Nükrettin de 50-60 civarı bir not almıştı. İkinci sınavların sonucunun açıklanacağı gün, Sıhhiye durağında bir yandan okulun servis otobüslerini bekliyor bir yandan da havadan sudan sohbet ediyorduk. Öğrenci muhabbeti işte, konu dönüp dolaşıp sınava geldi. Ben ve Nükrettin yine 50, 60 civarı bir not beklediğimizi söyledik. Sefa çok iddialıydı ve yine 100 beklediğini, hatta bu sınavının ilkinden de iyi olduğunu belirtti. Her neyse bu konuşmalarla servise binip kampüse gittik.
Servisten indiğimizde ilk işimiz sınav sonuçlarının ilan edileceği panonun önü oldu. Nükretttin ve benim açımdan sürpriz yoktu ben yine 60, Nükrettin de o civarda bir not almıştı. Yalnız Sefa çok ciddi bir sorunla karşı karşıyaydı. Gözlerine inanamıyordu. İsminin karşısında 30 yazıyordu. 100 bekleyen birisi için bu tam anlamıyla bir şoktu. Önce sesi, sonra elleri titremeye başladı. Olamaz, olamaaaaz, dedi. Bizim de onu takip etmemizi isteyerek, bir çırpıda merdivenleri tırmanıp dersimizin hocası Güneri Akalın’ın odasının önüne geldi. Kapıyı çaldı, cevap beklemeden içeri girdi. Hızlı bir şekilde, kendini tanıtıp o an mümkün olduğunca sorununu anlatarak, sınav kağıdını görmek istediğini belirtti. Hocamız tereddüt etmeden sınav kağıtlarını çıkardı, Sefa’nın kağıdını bulup ayırdı ve Sefayı yanına çağırdı. Birlikte sınav kağıdına bakmaya başladılar. Hocamız, “Sefa, formülü yanlış yazmışsın. Ayrıca grafik de yanlış olmuş. Kağıdını okusam Allah bilir daha ne hatalar vardır.” dedi. Sefa büsbütün şok olmuştu. Kısık bir sesle, ama hocam, ama, amaaa diye konuşmaya çalışırken hocamız büsbütün sinirlendi ve “işim var beni rahat bırak, git nereye itiraz edersen et” diye sert bir ses tonuyla konuşmasını bitirdi, Nükrettin ve Ben de yaşadıklarına hala inanamayan Sefa’yı kolundan tutarak, aşağı kattaki kantine götürdük.

http://www.odtu-mezun-ist.org.tr/baraka/06_06/yazi9.html adresinden alıntıdır.

Hiç yorum yok: